Bu yazıyla ilgilenebilecek her alan ve düzeyden okuyucu olabileceği için son derece temel bir başlangıç yapmak istiyorum. Kısaca nörobilimin sınırlarını bir çizelim. King’s Collage London’ın web sitesinde rahatça bulabileceğiniz oldukça açık bir tanım yer almakta: «En temel haliyle nörobilim, sinir sisteminin yapısından işlevine, gelişiminden dejenerasyonuna, sağlıklı ve hastalıklı durumlara kadar incelenmesidir»
Bugün sinir sistemi üzerine bilimsel araştırma yapan çoğu kişi kendini nörobilimci olarak tanımlar. Pek çok farklı disiplin ve nosyondan gelen biliminsanı ile amacınız aynı: Beynin çalışma prensiplerini anlamak. Bu yolda dikkate alması gereken ilk özellik alanın “multidisiplinerliği”.
Google üzerinde yapacağınız ilk basit aramada bile karşınıza alanın bu özelliği çıkar. Örneğin Wikipedia alanı şöyle tanımlar: «Nörobilim, sinir sistemini inceleyen disiplinlerarası bir bilim dalıdır. Nöronların ve nöral devrelerin temel özelliklerini anlamayı hedefleyen bu bilim dalı, bu amaçla fizyoloji, anatomi, moleküler biyoloji, gelişim biyolojisi, sitoloji, matematiksel modelleme ve psikolojiyi birleştirir.» Bu sebeple multisipliner çalışma etiğine de aşina olmanız çok önemli. “Ben … alanından geliyorum ve ben daha çok şey biliyorum, benim bilgim daha kıymetli” gibi bilimin herhangi bir alanında asla kabul görmeyecek bir tutum izlemekten kaçının ve bunun size yapılmasına da izin vermeyin!
Yeterince anaç tavsiye verdiğimi düşünerek bilimsel perspektife geri dönüyorum.

Nörobilimin 3 temel ayağını incelediğimizde (beyin, davranış ve hesaplama) nörobilim ve psikolojinin alt alanlarının nerede bulunduğunu daha rahat söyebiliriz (Görsel 1). (Nörobilimin hemen her disiplinle kesitiği noktalarda yarattığı yeni alt alanlar var: Nörohukuk, nörofelsefe gibi. Bunları şimdilik dışarıda bırakarak daha çok nörobilim-psikoloji kesişmelerine bakacağız.)
Nörobilim alanında ilerlerken daima bu alt disiplinlerden bir veya ikisine daha yakın olursunuz. Hangisini veya hangilerini seçeceğinize hemen karar vermeye çalışmayın. Yaptığınız okumalar ve kendine kattığınız beceriler geliştikçe seçeceğiniz alan da şekillenecektir. Ancak daha sonra hayal kırıklığına uğramamak adına seçeceğiniz lisansüstü programın bu alt alanlardan hangilerine yönelik eğitim verdiğini mutlaka araştırın. Örneğin davranışsal nörobilimle ilgilenecekseniz, moleküler nörobilim size kabus gibi bir akademik yıl yaşatabilir.
Tablomuz geri dönecek olursak bu tablonun durağan olmadığına dikkatinizi çekmek isterim. Özellikle son yıllarda pek çok değişim geçirdi ve bilim alandaki gelişmeler ivme kazandıkça daha da hızlı değişecek.

Örneğin son yıllarda yapay zeka ciddi bir ivme kazanarak nörobilim de dahil pek çok alanda daha çok konuşulur hale geldi. Bu yükselişin nasıl ivmelenmeye devam edeceği bilinmemekle birlikte alanı domine etme potansiyelinin yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Tabi ki yapay zekayla birlikte temel ve uygulamalı nörobilimde yeni alt alanların da kilidi açılmış oldu (Görsel 2).

Nörobilim ve psikolojinin kesişme alanlarına geri döndüğümüzde burada işaretli alanların önem kazanmaya başladığına dikkat edin (Görsel 3). Yapay zekanın bu kadar gelişmesi klasik nörobilim ve bilişsel bilim alanlarına bambaşka bir boyut kattı.
Beyin-bilgisayar arayüzlerinden tutun da yapay zeka etiğine kadar geniş bir alt alan yelpazesi var önümüzde. Tabi bunlar aynı zamanda bizim de değişmeye başlamamız gerektiğini gösteriyor. Peki bu yeni gelişmelerin ardından bizim nasıl değişmemiz ve nasıl beyni nasıl çalışmamız gerekiyor:
- Alan multidisipliner ve buna en kısa sürede adapte olmaya bakın. Buna adapte olurken kendi alanınız dışından nörobilime gelenlerin bilgisini küçümsemeyerek bu işe başlayın. Yapabileceğiniz en büyük hata bu olur. (Aynı zorbalığın size yapılmasına da asla izin vermeyin!)
- Nörobilimin temellerini öğrendikten sonra ilginizi çeken farklı bir alandan edineceğiniz yeni bilgilerle bunları harmanlamaya çalışın. Fark yaratmak istiyorsanız farklı perspektifleri bir araya getirmeniz anlamlı olur.
- İstatistik öğrenin! Bir araştırmacının kendi araştırma bulgularını nasıl analiz edeceğini bilmemesi kadar kötü bir durum olamaz. Elinizdeki veriyle ne yapacağınızı sizin bilmeniz gerekiyor. “Ben istatistikçiye verdim o da anlamlı sonuçlar çıkarmaya çalışıyor” gibi bir yaklaşım asla kabul edilemez.
- Araştırma teknikleri öğrenin. Nörogörüntüleme, eletronörofizyoloji, davranışsal deney dizayn programları, yazılım, makine öğrenmesi vb. gibi alanlardan birini ya da daha fazlasını tercih edebilirsiniz. Ama tek başına teorik eğitimin veya tek başına uygulamanın yetersiz olacağını unutmayın.
Umarım alandaki yolculuğunuzda size yardımcı olabilir bu yazdıklarım. Başka bir yazıda buluşana kadar sevgiyle, saygıyla ve bilimle kalın.
Yazar: İlayda Demir, MSc

Yorum bırakın