
Yaşlı ayrımcılığı ileri yaş grubuna yönelik ön yargılı tutum, davranış ve düşünceler bütünü olarak tanımlanabilir. Yaşlılıkla ilgili önyargılar ve kalıplaşmış cümleler bireylerin hareket özgürlüklerini kısıtlamaktadır. Bu kalıp yargılar yaşlılar nasıl konuşması, giyinmesi, davranması, nereye gitmesi, nasıl hissetmesi yani nasıl yaşaması gerektiğini dayatmaktadır.
Yaşamın hemen her alanında görülebilen yaş ayrımcılığı farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Örneğin; negatif bir tutum veya davranışla ortaya çıkabilir. ATM’de işlem yapmaya çalışan yaşlı birinin arkasında sıra beklerken ”yaşlıysa bankaya gitsin onun yüzünden burada beklemek zorunda mıyız” diye düşündüyseniz yaş ayrımcılığı yapıyorsunuz demektir. Fakat bazen iyi niyetle kullandığımız kelimeler bile bu ayrımcılığı yansıtabilir. Örneğin; size bir probleminden bahseden yaşlıya “pamuk dedem/ninem sen aklını bunlara takma, üzme tatlı canını” diyorsanız da yaş ayrımcılığı yapıyorsunuz demektir.
Kısaca, bilerek ya da bilmeyerek kullandığımız dil ve sergilediğimiz davranışlar bu yaş grubuna yönelik bir ayrımcılık ortaya çıkarmaktadır. Bu bireylerin Sosyal yaşam, çalışma yaşamı ve sağlık hizmetleri gibi birçok alanda karşı karşıya kaldıkları yaşlı ayrımcılığı bireylerin kendilerini toplumdan soyutlanmış ve ötekileştirilmiş hissetmesine sebep olur.

Yorum bırakın